Alman medya kuruluşu DW Türkçe’nin aktarımına göre, taslak metinde; Türk makamlarından, “Siyasi çoğulculuğu kısıtlayan, insan haklarını ihlal eden, demokrasinin temellerini zayıflatan ve Türkiye’deki yerel yönetimlere zarar veren toplantı ve ifade özgürlüğüne yönelik aşırı geniş sınırlamaları kaldırmaları” ve “özellikle seçim bağlamında, terör suçları veya hakaret suçlarına ilişkin geniş yorum ve uygulamalara dayanarak muhalefet partilerinden seçilmiş temsilcilerin yargılanmasına ve tutuklanmasına son vermeleri” isteniyor.
Metinde; “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları doğrultusunda, İmamoğlu da dâhil olmak üzere, hâlihazırda tutuklu olan yerel vekillerin serbest bırakmaları, savunma haklarının güvence altına alınması ve makul bir şüpheyi destekleyen açık kanıtlar bulunmadığında tutukluluğun yaygın kullanımından kaçınılması” talep ediliyor.
Türkiye makamlarıyla, “özellikle denetim sonrası süreçte (post-monitoring) yol haritası çerçevesinde ve AYBYK yönetimi ve raportörlerinin Türkiye’deki yerel demokrasi durumunu ele alacağı bir ziyaret düzenlenmesi kapsamında, yapıcı siyasi diyaloğun sürdürülmek istendiği” vurgulanıyor.
AYBYK Başkanlık Divanı tarafından kabul edilen taslak bildirinin, 27 Mart Perşembe günü düzenlenecek genel kurul oturumunda nihai oylamaya sunulması öngörülüyor.
Başkan Cools tutuklama kararını kınadı
AYBYK Başkanı Marc Cools, 23 Mart Pazar günü yaptığı yazılı açıklamayla Ekrem İmamoğlu hakkındaki tutuklama kararını kınamış ve “derhal serbest bırakılması” çağrısında bulunmuştu.
Açıklamada, “İmamoğlu’nun, partisinin cumhurbaşkanı adayı olarak seçilmesi gereken bir dönemde hapse atılması, adaletle değil, tamamen siyasetle ilgilidir. Bu, seçim süreçlerinin bütünlüğünü ve adilliğini baltalamayı amaçlayan hesaplı bir manevra olup, demokrasiye yönelik bir saldırıdır” ifadelerine yer verilmişti.
AYBYK, Avrupa’da yerel yönetimlerin referans belgesi niteliğindeki Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nı hazırlayan kuruluş olarak da biliniyor. Yerel yönetimin temel prensiplerini ortaya koyan bağlayıcı nitelikteki Şart, Türkiye tarafından bazı çekincelerle 1 Nisan 1993’ten itibaren yürürlüğe konmuştu.
Ne oldu?
İmamoğlu, 18 Mart’ta İstanbul Üniversitesi’nden aldığı diplomanın iptal edilmesinden bir gün sonra gözaltına alınmış daha sonra da 23 Mart’ta ‘yolsuzluk’ soruşturmasından tutuklanmıştı. Tüm bu süreç, İBB Başkanı’na son haftalarda açılan soruşturmaların ardından ve CHP’nin cumhurbaşkanı adaylığı ön seçiminin öncesinde geldi. Bu soruşturmaların başlangıcında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da “Onlar da çok iyi biliyorlar ki daha turpların büyükleri heybede. Telaşlarının sebebi bu,” demişti.
Ancak İmamoğlu tutuklanmasıyla aynı gün 15 milyona yakın oyla CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edildi. Ardından İçişleri Bakanlığı kararıyla İBB Başkanlığı görevinden uzaklaştırıldı.
İmamoğlu’nun gözaltına alınması ve sonrasında tutuklanmasıyla tetiklenen kitlesel protestolar, Türkiye’de on yıldan uzun süredir görülen en büyük gösterilere dönüştü. Polis, protestolara karşı biber gazı, göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su ile karşılık verdi. İstanbul başta olmak üzere ülkenin birçok büyük şehrinde güvenlik güçleri göstericilere sert müdahalelerde bulunuyor.
Yetkililer aralarında gazetecilerin de olduğu 1.100’den fazla kişiyi gözaltına aldı. Aynı zamanda sosyal medya platformu X’e yüzlerce hesap engelledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Ankara’daki kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada protestoları ‘şiddet hareketi’ olarak nitelendirdi.
Ekonomistler, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın geçen hafta lirayı desteklemek için üç gün içinde 25 milyar dolara kadar müdahalede bulunduğunu tahmin ediyor.